Mali Eylem Görev Gücü’nün (Financial Action Task Force-FATF) ülkemizi gri listeye almasının ardından suç gelirleriyle (kara para) mücadelenin temel ayaklarından birini oluşturan yükümlülük denetimleri sıklaştırılmaya başladı. Her ne kadar ülkemiz gri listeden çıkarıldıysa da suç gelirleriyle mücadele önlemlerinin sıkı tutulmaya devam etmesi muhtemel görünüyor. Bununla birlikte, finans sektörü dışında faaliyet gösteren ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Kanunu ile belirli yükümlülükler getirilen kişi ve kurumların konuya dair farkındalık ve uyum düzeyleri yeterli seviyede olmadığından, yükümlülük denetimleri sonucunda ciddi idari/adli yaptırımlarla karşı karşıya kalmaları mümkün.
Bu çalışmada, suç geliri ve yükümlü kavramları ile yükümlülüklere yer verildikten sonra temel hatlarıyla yükümlülük denetimleri ele alınacaktır. Nihai olarak yükümlülük denetim sonucunda uygulanabilecek yaptırımlar ile yaptırım kararlarına karşı başvuru yolları incelenecektir.
1.1. 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun
Ülkemizde suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesine ilişkin temel hukuki düzenleme 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun (5549 sayılı Kanun)’dur. 5549 sayılı Kanun’da, suçtan kaynaklanan malvarlığı değeri, suç geliri olarak tanımlanmış; suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması ise 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 282. maddesinde suç olarak tanımlanmıştır.
5549 sayılı Kanun’un temel amacı suç gelirlerinin aklanmasının önüne geçmektir. Bu amaca yönelik olarak belirli sektörlerde faaliyet gösteren kişi ve kurumlara yükümlülükler getirilmiştir. Yükümlülüklerin mevzuata uygun şekilde yerine getirilip getirilmediğinin denetimi ise aynı Kanun’un 11. maddesi uyarınca yine Kanun’da sayılan denetim elemanları vasıtasıyla yapılacak yükümlülük denetimleriyle denetlenecektir. 5549 sayılı Kanun’un 11. maddesinde, yükümlülük denetimi yapmakla görevlendirilen denetim elemanlarına, yükümlülerden ve diğer kişi ve kurumlardan her türlü bilgi isteme yetkisi tanınmış; Kanun’un 7. maddesinde ise denetim elemanlarına her türlü bilgi ve belgenin verilmesi zorunlu kılınmıştır. Öte yandan, aynı Kanun’un 8. maddesinde yükümlülere, Kanun’la getirilen yükümlülüklere ve işlemlerine ilişkin her türlü ortamdaki; belgeleri düzenleme tarihinden, defter ve kayıtları son kayıt tarihinden, kimlik tespitine ilişkin belgeleri ise son işlem tarihinden itibaren sekiz yıl süreyle muhafaza ve istenmesi halinde yetkililere ibraz etmek yükümlülüğü getirilmiştir.
Yükümlüler, yükümlülükler, denetim elemanları ve uygulanacak yaptırımlara ilişkin temel hukuki düzenlemeler 5549 sayılı Kanun’da yer almakla birlikte, konu bütünlüğünü sağlamak amacıyla bu kısımlara ilişkin bilgilere yazımızın devam eden kısımlarında yer verilmiştir.
1.2. Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik
Yükümlülük denetimine ilişkin detaylı düzenlemeler Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik (Tedbirler Yönetmeliği)’te yer almakta olup Yönetmeliğin altıncı bölümü yükümlülük denetimine ilişkin hükümleri içermektedir.
Tedbirler Yönetmeliğinde yükümlülük denetiminin, yükümlülerin yükümlülüklere uyum durumunu tespit amacıyla risk temelli bir yaklaşımla yapılan yükümlülüklere uyum denetimi ile yükümlülük ihlallerini tespite yönelik yükümlülük ihlal incelemesini kapsadığı düzenlenmiştir.
Denetim sonucunda, denetim kapsamı ve tespit edilen hususlara paralel olarak yükümlülük uyum denetimi raporu ve/veya yükümlülük ihlali inceleme raporu düzenlenir. Düzenlenen raporlar doğrudan işleme konulmamakta olup MASAK tarafından rapor standartlarına uygunluk ve hukuki ya da maddi hata bulunup bulunmadığı yönünden değerlendirilmektedir.
Düzenlenen raporlarda idari para cezası uygulanmasını gerektiren ihlaller tespit edilmesi halinde MASAK tarafından idari para cezası uygulanır. Adli ceza uygulanmasını gerektiren bir ihlalin tespit edilmesi halinde ise ihlal raporları MASAK tarafından yetkili Cumhuriyet savcılığına gönderilerek suç duyurusunda bulunulur.
Kara para, suç geliri veya suçtan kaynaklanan malvarlığı değeri, suç işlenmesi sonucunda elde edilen ve ekonomik değer taşıyan her türlü kıymeti ifade etmektedir. Suçtan kaynaklanan malvarlığına kamu otoritelerince el konulmakta olup ülkemiz özelinde bu kurum, müsadere olarak karşımıza çıkmaktadır.
Suçtan ekonomik fayda sağlayanlar, gerek işledikleri suçun açığa çıkmasını engellemek gerekse elde ettikleri ekonomik değerleri korumak adına; sağladıkları kazançlara meşru yollardan elde edilmiş görünümü verme yoluna başvurmaktadır. İşte bu amaçla işlenen fiiller, kara para aklama -suçtan kaynaklanan malvarlığı değerini aklama- olarak tanımlanmakta ve ayrı bir suç olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kara parayı tespit etmek ve aklanmasını önlemek adına, 5549 sayılı Kanun’nda sayılan kişiler yükümlü statüsüne alınmış ve bu kişilere belirli yükümlülükler getirilmiştir. Dolayısıyla, yükümlü kavramı, anılan Kanun’da sayılan ve aynı Kanun’da getirilen yükümlülükleri yerine getirmek zorun olan kişiler olarak tanımlanabilir.
5549 sayılı Kanun ile belirli sektörlerde faaliyet gösteren kişi ve kurumlar yükümlü olarak tanımlanmış; ayrıca bu hususta Cumhurbaşkanı’na yetki vermiştir. Bu bağlamda, yükümlülük getirilen sektörlerin bir kısmına 5549 sayılı Kanun’da yer verilmiş olup diğer kısmı ise Kanun’un vermiş olduğu yetkiye istinaden Cumhurbaşkanı kararıyla 5549 sayılı Kanun kapsamına alınmıştır. Öteden beri suç gelirleriyle mücadelede finans sektörüne ağırlık verilerek finansal kuruluşlara yükümlülükler getirilmiş, süreç içerisinde yükümlülerin kapsamı genişletilerek diğer sektörleri de kapsar hale gelmiştir.
5549 sayılı Kanun’da sayılan yükümlülerin yanısıra Tedbirler Yönetmeliğine istinaden yükümlü sayılan kişi ve kurumlar aşağıda sıralanmıştır.
a) Bankalar. |
b) Bankalar dışında banka kartı veya kredi kartı düzenleme yetkisini haiz kuruluşlar. |
c) Kambiyo mevzuatında belirtilen yetkili müesseseler. |
ç) Finansman ve faktoring şirketleri. |
d) Sermaye piyasası aracı kurumları ve portföy yönetim şirketleri. |
e) Ödeme kuruluşları ile elektronik para kuruluşları. |
f) Yatırım ortaklıkları. |
g) Sigorta, reasürans ve emeklilik şirketleri ile sigorta ve reasürans brokerleri. |
ğ) Finansal kiralama şirketleri. |
h) Sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde takas ve saklama hizmeti veren kuruluşlar. |
ı) Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasasına ilişkin saklama hizmeti ile sınırlı olmak üzere BİST A.Ş. |
i) PTT A.Ş. ile kargo şirketleri. |
j) Varlık yönetim şirketleri. |
k) Kıymetli maden, taş veya mücevher alım satımı yapanlar ile bu işlemlere aracılık edenler. |
l) Cumhuriyet altın sikkeleri ile Cumhuriyet ziynet altınlarını basma faaliyeti ile sınırlı olmak üzere Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü. |
m) Kıymetli madenler aracı kuruluşları. |
n) Ticaret amacıyla taşınmaz alım satımıyla uğraşanlar ile bu işlemlere aracılık edenler. |
o) İş makineleri dahil her türlü deniz, hava ve kara nakil vasıtalarının alım satımı ile uğraşanlar ile bu işlemlere aracılık edenler. |
ö) Tarihi eser, antika ve sanat eseri alım satımı ile uğraşanlar veya bunların müzayedeciliğini yapanlar. |
p) Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü, Türkiye Jokey Kulübü ve Spor Toto Teşkilat Başkanlığı dahil talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler. |
r) Spor kulüpleri. |
s) Noterler. |
ş) Serbest avukatlar: Belirli işlerle sınırlı olmak üzere. |
t) Bir işverene bağlı olmaksızın çalışan serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler. |
u) Finansal piyasalarda denetim yapmakla yetkili bağımsız denetim kuruluşları. |
ü) Kripto varlık hizmet sağlayıcılar. |
v) Tasarruf finansman şirketleri. |
|
Listenin (k), (n), (s), (ş), (t) ve (u) bendinde yer alan yükümlüler, finansal olmayan belirli iş ve meslekler (FOBİM) olarak nitelendirilmiştir.
4.1. Müşterinin Tanınması (Kimlik Tespiti)
5549 sayılı Kanun’un 3. maddesinde, yükümlülerin, müşterinin tanınmasına ilişkin esaslar kapsamında; kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapılanların kimliklerini tespit etmek ve gerekli diğer tedbirleri almak zorunda oldukları hüküm altına alınmıştır. Kimlik tespitini gerektiren işlem türleri, bunların parasal sınırları ile müşterinin tanınmasına ilişkin ve konuyla ilgili diğer usul ve esaslar Tedbirler Yönetmeliğinde düzenlenmiştir.
Tedbirler Yönetmeliği’nin 5. maddesi uyarınca, yükümlüler, sürekli iş ilişkisi tesisinde tutar gözetmeksizin, işlem tutarı ya da birbiriyle bağlantılı birden fazla işlemin toplam tutarı 185.000 TL veya üzerinde olduğunda, elektronik transferlerde işlem tutarı ya da birbiriyle bağlantılı birden fazla işlemin toplam tutarı 15.000 TL veya üzerinde olduğunda, şüpheli işlem bildirimini gerektiren durumlarda tutar gözetmeksizin müşterinin kimliğine ilişkin bilgileri almak ve bu bilgilerin doğruluğunu teyit etmek suretiyle müşterilerinin ve müşterileri adına veya hesabına hareket edenlerin kimliğini tespit etmek ve işlemin gerçek faydalanıcısının ortaya çıkarılması için gerekli tedbirleri almak zorundadır.
4.2. Şüpheli İşlem Bildirimi (ŞİB)
5549 sayılı Kanun’un 4. maddesi uyarınca, yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya teşebbüs edilen işlemlere konu malvarlığının yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir hususun bulunması halinde bu işlemlerin yükümlüler tarafından MASAK’a bildirilmesi zorunludur.
Tedbirler Yönetmeliği’nin 27 nci maddesinde şüpheli işlem şu şekilde tanımlanmıştır: “Şüpheli işlem, yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya teşebbüs edilen işleme konu malvarlığının; yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına, bu kapsamda terörist eylemler için ya da terör örgütleri, teröristler veya terörü finanse edenler tarafından kullanıldığına veya bunlarla ilgili ya da bağlantılı olduğuna dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir hususun bulunması halidir.”
Şüpheli işlem bildirimi elektronik ortamda yapılabileceği gibi fiziki ortamda da yapılabilir. Bir kısım yükümlüler açısından bildirimlerin elektronik ortamda yapılması zorunludur. Yapılan şüpheli işlem bildiriminlerinin, MASAK ve yükümlü nezdinde denetim yapmakla görevlendirilmiş denetim elemanları ile yargı mercileri dışında işleme taraf olanlar da dahil olmak üzere paylaşılması yasaklanmıştır.
4.3. Diğer Yükümlülükler
Bilgi ve belge verme: Kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kuruluşlar; MASAK ve denetim elemanları tarafından talep edilen her türlü bilgi, belge ve elektronik ve benzeri ortamlar da dahil her türlü ortamdaki kayıtlarını, bu kayıtlara erişimi sağlamak veya okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri tam ve doğru olarak istenilen usul, şekil ve sürede gecikmeksizin vermek ve gerekli kolaylığı sağlamak zorundadır. Bilgi ve belge verme zorunluluğunun tek istisnası savunma hakkına ilişkindir.
Devamlı bilgi verme: Yükümlüler taraf oldukları veya aracılık ettikleri işlemlerden, Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenecek tutarı aşanları MASAK’a bildirmek zorundadırlar.
Muhafaza ve ibraz: 5549 sayılı Kanun’la getirilen yükümlülüklere ve işlemlerine ilişkin her türlü ortamdaki; belgeleri düzenleme tarihinden, defter ve kayıtları son kayıt tarihinden, kimlik tespitine ilişkin belgeleri ise son işlem tarihinden itibaren sekiz yıl süreyle muhafaza ve istenmesi halinde yetkililere ibraz etmek yükümlülüğü getirilmiştir.
MASAK’a yapılan şüpheli işlem bildirimlerine ve uyum görevlisine yapılan dahili bildirimlere ilişkin belgeler, uyum görevlilerince şüpheli işlem bildirimde bulunmama kararı verilen şüpheli işlemlere dair yazılı gerekçeler, muhafaza ve ibraz yükümlülüğü kapsamındadır.
Elektronik tebligat: 5549 sayılı Kanun ve 6415 sayılı Kanun kapsamında yapılacak tebligatlar için bir kısım yükümlülere e-tebligat zorunluluğu getirilmiştir. E-tebligat kullanma zorunluluğu bulunmayan yükümlülerin ihtiyari olarak sisteme dahil olmaları mümkündür.
Uyum programı: Uyum programı, suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesine yönelik olarak oluşturulacak olan ve kurum politikası ve prosedürlerinin oluşturulması, risk yönetimi faaliyetlerinin yürütülmesi, izleme ve kontrol faaliyetlerinin yürütülmesi, uyum görevlisi atanması ve uyum birimi oluşturulması, eğitim faaliyetlerinin yürütülmesi, iç denetim faaliyetlerinin yürütülmesi tedbirlerini kapsamaktadır. Uyum programı hazırlama yükümlülüğü tüm yükümlüleri kapsamamakta olup yükümlülerin kapsamına Tedbirler Yönetmeliğinde yer verilmiştir. Uyum programının yürütülmesi amacıyla uyum görevlisi atanması gerekmektedir.
Uyum görevlisi ve uyum görevlisi yardımcısı atama: Uyum görevlisi ve uyum görevlisi yardımcısı atama yükümlülüğü, uyum programı oluşturma yükümlülüğü bulunan yükümlüler açısından zorunludur. Bunun dışında, uyum programı oluşturma yükümlülüğü bulunmayan bir kısım yükümlüler açısından münhasıran uyum görevlisi atama yükümlülüğü bulunmaktadır. Uyum yükümlüsü olarak görevlendirilecek kişilerde belirli şartlar aranmakta olup bu şartlara Tedbirler Yönetmeliğinde yer verilmiştir.
5549 sayılı Kanun’da yer alan yükümlülüklerin ihlal edilmesi durumunda, ihlalin türüne göre idari veya adli yaptırımlarla karşı karşıya kalınabilir. Alt başlıklar halinde ihlalin türüne göre uygulanacak yaptırımlara yer verilmiştir.
5.1. İdari Yaptırımlar
5549 sayılı Kanun’da düzenlenen ve yükümlülük denetimi sonucunda uygulanması muhtemel idari yaptırımlar; idari para cezası ile faaliyetin sınırlandırılması, durdurulması veya faaliyet izninin iptal edilmesinden oluşmaktadır.
Aşağıdaki tabloda ihlal edilen yükümlülük türüne göre 2024 yılında yapılan ihlaller için uygulanacak para cezası tutarlarına yer verilmiştir.
İhlal Edilen Yükümlülük |
2024 Yılı İçin Uygulanacak İdari Para Cezası (TL) |
Müşterinin tanınması (kimlik tespiti) |
157.487 |
Devamlı bilgi verme |
157.487 |
Şüpheli işlem bildirimi |
262.477 |
Uyum programı oluşturma / Uyum görevlisi atama |
2.624.820 |
E-tebligat |
209.984 |
İdari para cezası tutarları her yıl 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nu uyarınca tespit edilen yeniden değerleme oranında artırılmaktadır.
Kimlik tespiti, devamlı bilgi verme ve ŞİB yükümlülüklerinin finansal kuruluşlar tarafından ihlal edilmesi hâlinde idari para cezası iki kat uygulanacaktır. Tedbirler Yönetmeliğinde finansal kuruluşlar sıralanmıştır.
Uyum programı oluşturma ve uyum görevlisi atama yükümlülüklerini ihlal edenlere doğrudan idari para cezası uygulanmamakta; yazılı ihtar yapılarak otuz günden az olmamak üzere süre verilmektedir. Bu süre sonunda eksikliklerin tamamlanmaması hâlinde idari para cezası uygulanmaktadır.
Ceza Uygulamasında Üst Sınır: Müşterinin tanınması, devamlı bilgi verme ve şüpheli işlem bildirimleri yükümlülüklerinin ihlali durumunda uygulanacak idari para cezasının toplam tutarı, her bir yükümlülük için, ihlalin yapıldığı yıl itibarıyla, 20.998.570 TL’yi (2024 yılı için), para cezası iki kat uygulananlar için 209.985.748 TL’yi (2024 yılı için) aşamayacaktır. Üst tutardan ceza uygulanan yükümlüler nezdinde takip eden yılda aynı neviden bir yükümlülük ihlali olması durumunda bu hadler iki kat olarak uygulanır. E-tebligat yükümlülüğüne uymayan yükümlülere bir yıl içinde uygulanacak idari para cezasının toplam tutarı ise 5.249.641 TL’yi aşamayacaktır.
Zamanaşımı: Yükümlülüğün ihlal edildiği tarihten itibaren sekiz yıl geçtikten sonra idari para cezası verilemez.
5.2. Adli Yaptırımlar
Bilgi ve belge verme yükümlülüğü ile muhafaza ve ibraz yükümlülüğünü yerine getirmeyenler, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Şüpheli işlem bildirimlerinin gizliliği esas olduğundan, gizlilik ilkesini ihlal edenler hakkında da aynı ceza öngörülmüştür.
Yükümlülük denetimi, kısaca 5549 sayılı Kanun’da yer alan yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediğinin araştırılmasına yönelik olarak yükümlüler nezdinde gerçekleştirilen denetim olarak tanımlanabilir. Yakın zamana kadar “mevzuat denetimi” ile sınırlı tutulan yükümlülük denetiminin kapsamı FATF’nin tavsiyeleri doğrultusunda genişletilmiş ve “etkililik denetimi” de sürece dahil edilmiştir.
Mevzuat denetimi, 5549 sayılı Kanun ve alt düzenlemelere uygun olarak işlem tesis edilip edilmediğini tespite yöneliktir. Örneğin, kimlik tespiti yapılması gereken durumlarda kimlik tespitinin ilgili düzenlemelere uygun olarak yapılıp yapılmadığı, şüpheli işlem bildiriminde bulunulması gereken işlemler ve olası ihlallerin araştırılması mevzuat denetimi kapsamında gerçekleştirilen çalışmalardır.
Etkililik denetimi, yükümlülerin uyum düzeyini ölçmeye yönelik olup SGA/TF ile mücadele sisteminin etkililiğinin ve alınan önlemlerinin yeterli olup olmadığının araştırılmasını içermektedir. Denetim kapsamında, yükümlünün faaliyet konusu, organizasyon yapısı, iş modeli, işlem türleri, satış kanalları, yönetim kademesi ve çalışanlarının SGA/TF konusundaki farkındalık düzeyi, SGA/TF bakımından kurum politikası, risk tanımlamaları ve aldığı önlemler, önlemlein sistematikliği, SGA/TF önlemlerinin iş süreçlerine hangi ölçüde dahil ettiği, olası zafiyetleri vb. hususlar dikkate alınarak nihai olarak aldığı önlemlerin riskleri bertaraf etmede yeterli olup olmadığı araştırılmaktadır.
6.1. Denetime Yetkili Olanlar
5549 sayılı Kanun’un 2. maddesinde yükümlülük denetimi yapmaya yetkili denetim elemanları aşağıdaki gibi sıralanmıştır.
Vergi Müfettişleri, MASAK’ta istihdam edilen Hazine ve Maliye Uzmanları, Gümrük ve Ticaret Müfettişleri, Bankalar Yeminli Murakıpları, Hazine Kontrolörleri, Sigorta Denetleme Uzman ve Aktüerleri, (SEDDK’nın kurulmasının ardından sigortacılık uzmanı unvanını almışlardır), BDDK Uzmanları, SPK Uzmanları ve TCMB Denetçileri ve Uzmanları.
Yukarıda sayılan denetim elemanları ağırlıklı olarak asli görev alanlarıyla ilişkili sektörlerde faaliyet gösteren yükümlülerin denetiminde görevlendirilmektedir.
6.2. Denetim Programı ve Denetlenecek Yükümlülerin Belirlenmesi
Denetlenecek yükümlüler MASAK tarafından belirlenmektedir. MASAK, her yıl denetim programı hazırlamakta ve o yıl yapılacak denetimlerin kapsamına denetim programında yer vermektedir. Programlı denetimlerin dışında münferit denetimler de söz konusu olabilmektedir.
Denetlenecek yükümlüler belirlenirken MASAK tarafından yapılan farkındalık ölçümü ve risk analizi çalışmaları, farklı kaynaklardan toplanan verilerin analiz sonuçları, daha önce yapılan denetimlerde tespit edilen hususlar gibi kriterler dikkate alınmaktadır.
Programlı denetimlerde, denetlenecek yükümlülük türleri ve denetim dönemleri denetim programı kapsamında belirlenmektedir. Sektör ve yükümlü bazında denetim kapsamı değişkenlik gösterebilmektedir. Denetimin kapsamı sınırlandırılabileceği gibi tüm dönem ve yükümlülük türlerini kapsaması da mümkündür. Şüpheli işlemler bakımından genellikle dönem sınırlaması bulunmamaktadır.
Denetimler, temel yükümlülükler olarak ifade edebileceğimiz müşterinin tanınması ve şüpheli işlem bildirimi üzerinde yoğunlaşmaktadır. Öte yandan, muhafaza ve ibraz ile bilgi ve belge verme yükümlülükleri denetimin ayrılmaz bir parçasıdır.
5549 sayılı Kanun uyarınca muhafaza ve ibraz yükümlülüğü ile idari para cezalarında sekiz yıllık zamanaşımı süresi bulunduğundan, denetimler bu dönemle sınırlı yapılmaktadır.
6.3. Denetime Başlanması
Denetim elemanı ön çalışmasını tamamladıktan sonra yükümlüyle yazılı veya sözlü iletişime geçmekte, genellikle bilgi isteme yazısı göndererek yükümlüden işlem dökümü, şüpheli işlem bildirimleri ve diğer bilgi ve belgeleri talep etmektedir. Denetime tutanak düzenlenerek veya bildirimde bulunularak başlanmamakta, denetim elemanın yazılı veya sözlü iletişime geçmesiyle birlikte yükümlü denetime alındığını öğrenmektedir.
6.4. Mevzuat Denetimi ve İhlallerin Araştırılması
Yükümlünün faaliyet gösterdiği sektör, organizasyon yapısı, işlem türleri ve benzeri kriterler dikkate alınarak denetim elemanı tarafından bir denetim planı oluşturulur. Denetim, yükümlünün iş yerinde yapılabileceği gibi gerekli belgeler temin edildikten sonra denetim elemanının çalışma adresinde de yapılabilmektedir.
İşlem hacmi yüksek olmayan işletmelerde tüm işlemler denetlenirken, işlem hacmi yüksek işletmelerde, belirlenen risk kriterleri doğrultusunda oluşturulan örneklemler denetlenebilmektedir.
Riskli işlemler belirlenirken, işlemin türü, karşı tarafın risk profili, ödeme şekli vb. kriterler dikkate alınmaktadır. Yapılan belirleme sonucunda şüpheli işlem riski bulunan işlemler, gerçek faydalanacının farklı olabileceği değerlendirilen işlemler ile kimlik tespitinin gereği gibi yapılıp yapılmadığı konusunda tereddüt edilen işlemler ortaya çıkarılıp bu işlemler üzerinde yoğunlaşılmaktadır.
İhlallerin gerçekleştiği muhtemel alanlar araştırılırken, gerek uyum görevlisi ve şirket yönetimi gerekse işlemlere doğrudan müdahil olan şirket çalışanlarıyla görüşmeler gerçekleştirilmektedir. Farkındalık düzeyinin yeterli olmadığı alanlar denetimde dikkate alınabilmektedir.
Müşterinin tanınması yükümlülüğü bakımından kimlik tespiti ve teyitine ilişkin bilgi ve belgeler talep edilmekte, sunulan bilgi ve belgeler üzerinden yükümlülüğün mevzuata uygun bir biçimde yerine getirilip getirilmediği araştırılmaktadır.
Şüpheli işlem yükümlülüğü bakımından, sunulan bilgi ve belgelerin yanı sıra harici veriler de dikkate alınarak işleme taraf olanların ekonomik profili, mesleği, yaşı, yerleşik olduğu yer, işlem hacmi, işlem türü, işlemi gerçekleştirdiği ortam, işlemi gerçekleştirme nedeni gibi işleme göre farklılaştırılacak kriterler üzerinden şüpheli işlemler araştırılmaktadır. Şüpheli olabilecek işlemler üzerinde denetim derinleştirilmekte, yükümlüden konuya ilişkin bilgi istendikten sonra nihai olarak şüpheli işlem bildirimi yapılmasına gerek bulunup bulunmadığı değerlendirilmektedir.
Örneğin kuyumculuk sektöründe faaliyet gösteren yükümlülerin, bir müşteriyle sürekli iş ilişkisi kurarken, müşterinin sektördeki geçmişi ve mal varlığı kaynağını araştırmaları, gerçekleştirilmek istenen işlem hacmini dikkate almaları gerekmektedir. Sektöre yeni giren ve mal varlığı kaynağı belirsiz olan kişilerle sürekli iş ilişkisi kurulmasının hemen ardından yüksek tutarda kıymetli maden alışverişi yapılması durumunda, söz konusu işlemlerin şüpheli işlem bildirimi açısından değerlendirilip değerlendirilmediği sorgulanabilecektir.
Mevzuat denetimi sonucunda yükümlülük ihlali tespit edilmesi durumunda, ihlalin türüne göre adli ve idari yaptırım doğacaktır.
6.5. Etkililik Denetimi ve Olası Zafiyetlerinin Araştırılması
Etkililik denetimi, yükümlülerin suç gelirlerinin aklanması ve terörizmin finansmanı (SGA/TF) ile mücadele sisteminin etkililiğinin araştırılması ve elde edilen bulguların değerlendirilmesine yöneliktir. Bu bakımdan yapılacak değerlendirmelerde öncelikle yükümlünün farkındalık düzeyinin ölçülmesi hedeflenmektedir.
Etkili bir mücadele sisteminden bahsedebilmek için SGA/TF ile mücadele için kurum politikası oluşturulması ve işlem prosedürlerinin tanımlanması gerekmektedir. Kurum politikasına uygun olarak riskler doğru bir şekilde tanımlanmalı ve risklerle uyumlu önlemler alınmalıdır. Sektör, organizasyon yapısı, iş modeli vb. faktörler kendine özgü riskler barındırabileceğinden, önlemler de bu faktörlere göre belirlenmelidir. Bu nedenle, yükümlülerin faaliyet gösterdikleri sektörü ve organizasyon yapılarını analiz etmeleri ve iş modellerine uygun önlemler almaları gerekir. Organizasyon yapısı genişleyip işlem hacmi arttığı ölçüde alınacak önlemler sistematikleştirilmeli, önlemlerin niteliği risklere paralel olarak çeşitlendirilmelidir. Etkililik denetimi kapsamında tüm süreçlerin değerlendirilmesi söz konusudur.
Etkililik denetimi; müşterinin tanınması ve kimlik tespitinin hangi şekilde yapıldığı, kimlik tespiti verilerinin elektronik ortamda muhafaza edilip edilmediği, kimlik tespiti verilerinin analiz edilmeye uygun bir formatta muhafaza edilip edilmediği, müşterilerin risk profilinin çıkarılıp çıkarılmadığı, sürekli iş ilişkisi kurulurken müşterinin tanınması amacına yönelik olarak yapılan araştırmaların kapsamı, müşteri kabul politikası, müşterilerin malvarlığı kaynağına yönelik araştırmalar, şüpheli işlem bildirimde bulunulup bulunulmadığı, şüpheli işlemlerin tespiti için ne gibi çalışmalar yapıldığı, tanımlanmış risk senaryoları bulunup bulunmadığı, şüpheli işlemlere karşı sistematik önlemler alınıp alınmadığı, nakit işlem sınırı ve kurum içi onay mekanizmasına tabi işlemler bulunup bulunmadığı, çalışanlara SGA/TF konusunda herhangi bir eğitim verilip verilmediği, farkındalık oluşturma yönünde bir çalışma yapılıp yapılmadığı, iç denetim birimi mevcutsa denetim/kontrol sürecinde 5549, 6415 ve 7262 sayılı Kanunlarda yer alan yükümlülüklere yönelik herhangi bir çalışma yapılıp yapılmadığı gibi denetim/yükümlü özelinde uygun görülen araştırmalar yapılmaktadır. Burada yer verdiğimiz araştırma konuları denetim sürecine örnek teşkil etmesi amacına yöneliktir. Yapılan çalışmaların niteliği yükümlüye göre değişkenlik gösterecektir. Yapılan araştırma ve incelemelerin sonucunda elde edilen bulgular üzerinden yükümlülük SGA/TF bakımından aldığı önlemlerin etkililiği değerlendirilmektedir.
Mevzuat denetiminin istatistiki sonuçları da alınan önlemlerin etkililiği konusunda fikir vermektedir. Denetim sonucunda tespit edilen yükümlülük ihlali sayısı ile ihlale neden olan işlem sayısının, denetlenen işlem sayısına oranı bu anlamda dikkate alınabilecektir. Örneğin, risk kriterleri dikkate alınarak oluşturulan örneklemlere yönelik denetim sonucunda ortaya çıkan rasyolar ile herhangi bir risk kriteri dikkate alınmadan oluşturulan örneklemlerde hesaplanan rasyolar kıyaslanarak yükümlülünün aldığı önlemlerin etkililiği araştırılabilir.
6.6. Denetim Sürecinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
- Eksikliklerinin sonradan tamamlanma ihtimaline karşı, denetim elemanları tarafından işyerinde yapılan denetim çalışmaları sırasında tüm belgelerin hazır bulundurulması istenebilmektedir. Bu nedenle, denetime alınan yükümlülerin tüm belgelerini denetim anında hazır bulundurması gerekmektedir. Aksi takdirde yaptırımla karşı karşıya kalınabilecektir.
- Yükümlülerin risk tanımlamaları ve aldıkları önlemlere ilişkin çalışma dosyalarını hazır bulundurması denetim sürecinin doğru yönetilmesine katkı sağlayacaktır.
- Mevzuat denetimi kadar etkililik denetimi kapsamında istenilen bilgiler de tatmin edici düzeyde karşılanmalı, denetim elemanına alınan önlemler detaylı bir şekilde izah edilmelidir. Etkililik denetiminin doğrudan yaptırım sonucu olmamakla birlikte yükümlülerin ilerleyen dönemlerde tekrar denetime alınması noktasında sonuç doğurabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
- Günümüzde bilgi ve belgelerin büyük çoğunluğunun elektronik ortamda muhafaza edildiği dikkate alındığında, bilişim sisteminin ve/veya muhasebe yazılımının denetim elemanın erişimine açık olması ve denetim çalışmasına uygun tasarlanması gerekmektedir. Denetime esas veri seti, bilgi işlem sistemi üzerinden oluşturulabilmeli ve üzerinde çalışılabilir formatta olmalıdır.
- Yükümlülerin bilişim sistemleri ve kullandıkları yazılımlar, gerçekleştirdiği işlemlerle birlikte söz konusu işlemlere taraf olanların kimlik tespiti verilerini uygun formatlarda üretebilmelidir. Aksi takdirde işlem hacmi yüksek işletmelerde bu verilerin sınırlı denetim süresi içerisinde el yordamıyla hazırlanması mümkün olmayacak, daha da önemlisi yükümlünün SGA/TF bakımından yapacağı çalışmalarda esas alacağı bir veri setini üretmekte yetersiz kalacağına işaret edecektir. Bu durum, yükümlülerin sistematik önlemlerinin yetersiz olduğu ve başta şüpheli işlemler olmak üzere olası suiistimalleri analiz etmekte gerekli araçlara sahip olmadığı yönünde yorumlanarak, etkililik denetimi kapsamında yükümlünün uyum düzeyiyle ilgili olumsuz değerlendirmelere sebebiyet verebilecektir.
- İşletme bünyesinde meydana gelebilecek mali suiistimalleri önlemeye yönelik önlemler SGA/TF açısından da olumlu sonuçlar doğurabilmektedir. Doğrudan SGA/TF’ye yönelik olmamakla birlikte farklı sebeplerle alınan ve SGA/TF bakımından da sonuç doğuran önlemlerin denetime sunulmasında fayda bulunmaktadır.
- Denetim neticesinde tutanak düzenlenmesi halinde, tutanakta sorulan sorulara detaylı cevaplar verilmelidir. Tutanakta yer alan tespitlere ilişkin sunulan bilgi ve belgeler gerek denetim elemanı gerek MASAK ve gerekse de olayın yargıya intikal etmesi halinde yargı mercileri tarafından dikkate alınacağı göz önünde bulundurulmalıdır.
- Denetim sonucunda olumsuz tespitler yapılması halinde söz konusu olumsuzlukları gidermeye yönelik çalışmalar yapılmalı ve bu çalışmalar daha sonra yapılacak olası denetimlerde denetim elemanına sunulmalıdır. Tespit edilen ihlallerin daha sonra yapılacak denetimlerde dikkate alınabileceğinin göz önünde bulundurulması; yükümlünün uyum düzeyini artıracak, konuya ilişkin farkındalığı konusunda olumlu değerlendirilebilecek ve doğabilecek yaptırımların önünde geçecektir.
- Şüpheli işlem yönünden değerlendirilip bildirim yapılmasına gerek görülmeyen işlemler bakımından, çalışma dosyalarının muhafaza edilmesi ve denetimde talep edilmesi halinde ibraz edilmesi faydalı olacaktır.
Denetimde tespit edilen ve 5549 sayılı Kanun’un 13. maddesinde yer alan yükümlülük ihlalleri için idari para cezası kesilecektir. Yükümlülük ihlalinin türü ve niteliğine göre her bir fiil/işlem ayrı ihlal olarak kabul edilip işlem sayısına isabet eden tutarda para cezası kesilebileceği gibi birden fazla fiil/işlemin tek bir ihlal olarak değerlendirilip tek para cezası kesilmesi de mümkündür. Kimlik tespiti yükümlüğü açısından her bir işlem ayrı bir ihlal olarak değerlendirilirken, şüpheli işlem bildirimi yükümlülüğü açısından aynı kişiyle gerçekleştirilen birden fazla işlemin tek bir ihlal olarak değerlendirilmesi mümkün olabilmektedir. Tüm bu değerlendirmeler ihlalinin türü, niteliği ve işleme taraf olanlara göre şekillenmektedir.
Çalışmamızın önceki bölümlerinde belirtildiği üzere 5549 sayılı Kanun’da idari para cezası tutarları için öngörülen üst sınırlar ile zamanaşımı müessesesi ceza uygulamasında dikkate alınmaktadır.
Denetim sürecinde bilgi verme yükümlülüğü ile muhafaza ve ibraz yükümlüğü yerine getirilmez veya yerine getirilmediği tespit edilirse, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırısı uygulanabilir. Tüzel kişiler hakkında ise bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. Öte yandan, şüpheli işlem bildirimlerinin gizli tutulması gerektiğinden, gizliliğin ihlal edildiği tespit edilirse aynı cezanın uygulanması söz konusu olabilir. Bu kapsamda yapılan tespitler denetim sonunda düzenlenen rapor ile MASAK’a bildirilir, MASAK tarafından ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulur.
7.3. Yükümlünün SGA/TF ile Mücadele Sisteminin Etkililiğinin Değerlendirilmesi
Çalışmamızın önceki bölümünde yer verdiğimiz hususlar dikkate alınarak yapılan tespitler neticesinde yükümlünün uyum düzeyi ve SGA/TF ile mücadele sisteminin etkililiği değerlendirilir. Bu kapsamda yapılacak değerlendirmeler, ilerleyen dönemde denetim programına dahil edilecek yükümlülerin belirlenmesi aşamasında dikkate alınabilmektedir.
7.4. Düzenlenecek Raporlar
Yükümlülük denetimi sonucunda düzenlenen rapor türleri; yükümlülük uyum denetimi raporu ile yükümlülük ihlali inceleme raporudur.
Denetim elemanı tarafından düzenlenen raporlar, MASAK tarafından belirlenen rapor standartlarına uygunluk ve hukuki ya da maddi hata bulunup bulunmadığı yönünden değerlendirilir. MASAK tarafından yapılan değerlendirme sonucuna göre işlem tesis edilir. Bu süreç zaman alabildiğinden, denetim sonuçlarının yükümlüye bildirilmesi de ileri bir tarihe sarkabilmektedir.
7.5. Denetim Sonucunun Yükümlüye Bildirilmesi
Denetim sonucunda idari para cezası kesilmesini gereken ihlaller tespit edilmişse, idari para cezası kararı MASAK tarafından yükümlüye Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilmektedir. Öte yandan, 5549 sayılı Kanun kapsamında e-tebligat yoluyla tebliğ edilmesi de mümkündür.
Denetim neticesinde düzenlenen raporlar yükümlüye tebliğ edilmemekte, denetim elemanıyla yükümlünün imzası bulunan tutanaklar tebliğ edilmektedir. Ancak yaptırım kararlarının dava konusu yapılması halinde raporlar mahkemeye gönderilmektedir.
7.6. Olası Yaptırımlara Karşı Yükümlünün Hakları ve Başvuru Yolları
5549 sayılı Kanun uyarınca kesilen idari para cezaları 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümlerine tabidir.
Ödeme süresi: 5549 sayılı Kanun’da idari para cezaları için ödeme süresi düzenlenmemiş olduğundan, cezalar tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir. (Kabahatler Kanunu Md. 17)
Taksitlendirme: Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idari para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idari para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir. (Kabahatler Kanunu Md. 17)
Peşin ödeme indirimi: İdari para cezasının ödeme süresi içinde ödenmesi halinde, cezadan %25 oranında indirim yapılır. (Kabahatler Kanunu Md. 17)
Yargı yolu: İdari para cezası kararına karşı kararın tebliğ tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde sulh ceza mahkemelerine itiraz edilmesi mümkündür. Bu süre içinde yargı yoluna başvurulmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşir. Mücbir sebebin varlığı dolayısıyla bu sürenin geçirilmiş olması halinde bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç 7 gün içinde karara karşı başvuruda bulunulabilir. İdari para cezasına karşı yapılacak itirazlarda yetkili mahkeme kabahatin işlendiği yer mahkemesidir. İdari para cezası dışındaki idari yaptırımlara karşı idare mahkemelerinde dava açılması mümkündür. Bu durumda, yetkili mahkeme yaptırım kararını alan kamu kurumunun (MASAK) bulunduğu yer idare mahkemeleridir. (Ceza Muhakemesi Kanunu Md. 12, İdari Yargılama Usulü Kanunu Md. 32)
5549 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca yükümlü statüsüne alınan belirli kişi ve kurumlara suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi amacına yönelik olarak yükümlülükler getirilmiştir. Finansal kuruluşlar dışındaki yükümlülerin söz konusu düzenlemelere uyum düzeyi düşük olduğundan olası yükümlülük denetimleri sonucunda ağır idari ve adli yaptırımlarla karşılaşılması mümkündür. Bu nedenle, yükümlülerin mevzuata uyum düzeylerini artırmaları ve gerekli önlemleri almaları, denetim sürecini doğru yönetmeleri ve olası yaptırımlar karşısında duruma uygun hak ve başvuru yollarını kullanmaları elzemdir.