Ülkemizde istinaf sistemi pek çok farklı uygulamadaki gibi Avrupa Birliği’ne uyum sürecinde gündeme gelmiş,
2005 yılında adli yargı sistemine, 2014 yılında da idari yargı sistemi içerisinde vergi yargı sistemine adapte
edilmiş bir uygulamadır (Ortaç & Ünsal, 2016, s. 2)
2577 sayılı İYUK 45 ve 46’ncı maddelerinde gerçekleştirilen değişikliklerle istinaf kanun yolunun temel
düzenlemeleri belirlenmiş, Danıştay’ın temyiz yoluyla karara bağladığı iş yükünün önemli bir miktar
azaltılmasıyla birlikte Danıştay’ın içtihat mahkemesi rolünün güçlendirilmesi hedeflenmiştir.
Ayrıca 2576 sayılı kanunun ilgili hükümlerinde değişikliğe gidilerek bölge idare mahkemelerinin örgüt yapısı,
istinaf kanun yolu incelemesine uygun hale getirilmiştir (Ayyıldız, 2015, s. 146).
Bölge İdare Mahkemeleri de Ankara, İstanbul, İzmir, Konya, Gaziantep, Erzurum ve Samsun’da 88 daire
halinde göreve başlamıştır. Kamuoyunda istinaf mahkemeleri olarak bilinen bölge adliye ve bölge idare
mahkemeleri, ilk derece mahkemelerinden gönderilen kararları inceleyecek. (Sevinç, 2016).4
İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm olsa bile, mahkemenin
bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf
başvurusunda bulunulabileceği; ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı
davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararların
kesin olduğu ve bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır (İYUK, m.45/1).
Temyizin şekil ve usullerine tabi olan istinaf başvurusuna konu olacak kararlara karşı yapılan kanun yolu
başvurularında, dilekçelerdeki hitap ve isteğe bağlı olmaksızın dosyalar bölge idare mahkemesine gönderilir.
Burada yapılan inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararı hukuka uygun görülürse istinaf başvurusunun
reddine karar verilir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilebilmesi halinde gerekli düzeltme yapılarak aynı
hüküm verilir (İYUK, m.45/2-3).
Bölge idare mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulunmaz ise istinaf
başvurusunu kabul ederek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilir. Bu durumda bölge
idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir hükme varır. İnceleme sırasında ihtiyaç duyulması hâlinde
kararı veren mahkeme veya başka bir yer idare ya da vergi mahkemesi istinabe olunabilir. İstinabe olunan
mahkeme gerekli işlemleri öncelikli ve ivedilikli olarak gerçekleştirir (İYUK, m.45/4).
Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu,
davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması
durumlarında, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek
dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir
(İYUK, m.45/5). Bölge idare mahkemelerinin 46’ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir
(İYUK, m.45/6). İstinaf başvurusuna konu edilen kararı veren ya da karara katılan hâkim, aynı davanın istinaf
yoluyla bölge idare mahkemesince incelenmesinde yer alamamaktadır (İYUK, m.45/7). İvedi yargılama
usulüne tabi olan davalarda istinaf yoluna başvurulamayacağı da hükme bağlanmıştır (İYUK, m.45/8).
Aşağıdaki şekilde istinaf sistemine göre vergi davalarının parasal sınırları aşamalar itibariyle verilmektedir.
6545 sayılı kanunun 103’üncü maddesiyle İYUK’un 47’nci ve 54’üncü maddeleri yürürlükten kaldırılarak
olağan kanun yolu sayısı, “istinaf kanun yolu” ve “temyiz kanun yolu” olmak üzere ikiye indirilmiştir (Ayyıldız,
2015, s. 155). İstinaf yargılamasına ilişkin düzenlemeler ile vergi dava konusu, işlem tutarını baz alan bir yeni
bir düzene kavuşturulmuştur. Vergi uyuşmazlıklarının çözümü için yeni yargı sisteminde üçlü bir süzgeç
oluşturulmuştur. (Ortaç & Ünsal, 2016, s. 12-14). Süreç olarak ise öncelikle her türlü vergi uyuşmazlığına karşı
ilk derece mahkemesi olan vergi mahkemelerine karşı dava açılması söz konusudur ve tutarı beş bin liraya
kadar olan davalar bu aşamada hükme bağlanmaktadır. İkinci aşamada yüz bin liraya kadar olan davalar
istinaf mahkemesine götürülerek burada sonuçlandırılmaktadır. Son aşamada ise yüz bin lirayı aşan davalarda
uyuşmazlığın çözümlenmesi için Danıştay süreci başlatılmaktadır (Ayyıldız, 2015, s. 155-158).
Temyiz kanun yolu ise 2577 sayılı kanunun 46’ıncı maddesindeki değişiklikle Danıştay, kanunlarda aksi yönde
hüküm olsa dahi temyiz mercii olarak belirlenmiş ve başvuru süresi olarak kararın tebliğinden sonra otuz
günlük bir süre verilmiştir. Temyiz edilebilecek kararlar ise Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ve bölge
idare mahkemelerinin İYUK 46’uncu maddesinde sayılan davalar olarak belirlenmiştir (İYUK m.46).